NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
صَالِحُ بْنُ
سُهَيْلٍ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى
يَعْنِي
ابْنَ أَبِي
زَائِدَةَ
عَنْ
عُبَيْدِ
اللَّهِ عَنْ
نَافِعٍ عَنْ
ابْنِ عُمَرَ
أَنَّ
غُلَامًا
لِابْنِ عُمَرَ
أَبَقَ إِلَى
الْعَدُوِّ
فَظَهَرَ عَلَيْهِ
الْمُسْلِمُونَ
فَرَدَّهُ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِلَى ابْنِ
عُمَرَ
وَلَمْ
يَقْسِمْ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَقَالَ
غَيْرُهُ
رَدَّهُ
عَلَيْهِ
خَالِدُ بْنُ
الْوَلِيدِ
İbn Ömer'den rivayet
olunduğuna göre,
Kendisine ait bir köle
düşman (tarafın) a kaçmış, bir süre sonra da müslümanlar düşman'a galip
gelmişler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) o köleyi îbn Ömer'e geri vermiş ve
(o köle) taksime tabi tutulmamıştır.
Ebu Dâvûd der ki, bu
hadisi Yahya'dan başka bir ravi de, "O, köleyi'Halid b. Velid, îbn Ömer*e
geri Verdi" şeklinde rivayet etti.
İzah:
Muvatta, cihâd; Ahmed
b.Hanbel, IV, 428, 432.
Bu hadis-i şerif,
"İslam ülkesini istilâ eden müşrikler müslümanlardan ele geçirmiş
oldukları mallara hiçbir zaman malik olamazlar” diyen ulemânın delilidir. Ancak
İslam ulemâsı bu meselede ihtilafa düşmüşlerdir. İmam Ahmed ile Hanefî
ulemâsına göre, kâfirler istila ettikleri İslam ülkelerindeki müslümanlara ait
malları kendi ülkelerine götürmekle bu mallara malık olurlar. İmam Ahmed'den
gelen ikinci rivayete göre ise, mâlik olamazlar.
İmam MahVe göre,
Kafirler müslümanlar in ellerinde bulunan bir ülkeyi istila edip oradaki
müslümanlara ait malları ele geçirmekle, o mallara sahip olurlar. Onlara sahip
olabilmeleri için, kendi ülkelerine götürmüş olmaları şart değildir. Delilleri
ise, "Akil bize bir ev bıraktı mı da?" manasına-gelen 2010 numaralı
hadis-i şeriftir. Bu görüşte olan kimselere göre; Hazreti Peygamber bu sözüyle,
Mekke'yi ele geçiren müşriklerin oradaki mallara sahip olduklarını ifâde etmek
istemiştir.
İmam Şafii'ye göre ise;
Kafirler bir ülkeyi istila edip orada müslümanlara ait mallan ele geçirmekle asla
onlara malik olamazlar. Binâenaleyh müslümanlar bir küfür ülkesini istilâ edip
de orada daha önce kafirlerin eline geçen mallarım tekrar ellerine geçirecek
olurlarsa, İmam Şafii'ye göre bu mallar derhal ilk sahiplerine iade edilir.
Mücâhidler arasında taksim edilmiş bile olsa yine hüküm böyledir. Hanefî
ulemâsıyla İmam MahVe ve İmam Ahmed'den bir rivayete göre ise bu mal
mücahidlere taksim edilmeden önce sahibinin eline geçerse meccanen ona
verilir. Fakat taksimden sonra eline geçecek olursa değerini ödeyerek alır.
Kâfirlerin, savaşta
müslümanlara galib gelerek ehl-i İslamdan hür kadın veya kızları ele
geçirmeleri halinde onlara hiçbir zaman sahip olamayacakları hususunda
müetehidler ittifak etmişlerdir. Kâfirlerin, Müslümanlara ait Müdebber Hükateb
ve Ümmü veled denilen köle ve cariyeleri ellerine geçirmeleri halinde onlara
sahip olup olamayacakları meselesi de ulema arasında ihtilaflıdır. Ulemanın
pekçoğuna göre kafirler savaşta müslümanlardan ganimet olarak elde ettikleri
sözü geçen köle ve cariyelere sahip olurlar. Hanefi ulemâsına göre sahip
olamazlar.
Efendisinden kaçıp da
küffarın eline geçen kölenin, onların mülkiyetine girip girmeyeceği meselesi
hanefi uleması arasında da ihtilaflıdır. İmam Ebû Hanife (r.a)'ye göre, bu
köleye düşman sahip olamaz. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed ile diğer üç
mezheb imamına göre ise, bu köle düşmanın mülkü olur. Fakat mevzumuzu teşkil
eden hadis-i şerifte bu kölenin kafirlerin mülkiyetine geçemeyeceği açıkça
ifade edilmektedir.
Sunuda belirtmek isterizki;
"savaşçı bir topluluk müslümanların mallarını, kadınlarını, çocuklarını
elde ederek dar-ı harbe götürmek isterse ve böyle bir girişimde bulunursa buna
engel olmaya çalışmak bütün müslümanlar için bir vecibedir."[Bk. Bilmen
Ö.N. Hukuk-u İslamiyye, III, 405; Davudoğlu A. Ibn-i Abidin Terceme ve Şerhi,
VIII, 428.] Ebu Davud'un açıklamasına göre mevzumuzu teşkil eden hadiste geçen
"Bunun üzerine Rasûlullah (S.A.V.) o köleyi İbn Ömer'e geri verdi."
anlamına gelen cümleyi Yahya b. Zaide'den başka bir ravi de; "O köleyi
Halid b. Velid İbn Ömer'e geri verdi." anlamına gelen lafızlarla rivayet
etmiştir. 2699 numaralı hadis-i şeriften anlaşılıyor ki: Hadisi bu şekilde
rivayet eden ravi İbn Numeyr'dir.